29 Mart 2014 Cumartesi

Memlekete Mektup. . .

        Sevgilim;      
           30 Mart 2014 sabahında yazıyorum bu mektubu sana. Saat 05.32. O kadar çok özlüyorum ki seni. Göğü mavi, dalı yeşi olan; şikayetin yalnızca ölümden olacağı yerlerini. Sen şu'sun, ben bu'yum kavgasının olmadığı. İnsana insan olduğu için değer verilen, çıkarların değil hissiyatların, katıksız yalnızca yüreğin içindeki saf duyguların ön planda olduğu topraklara yazıyorum.. Ey memleket, buralarda işler biraz karışık, herkes birbirini yaftalar, birbirine etiket yapıştırır olmuş. O kadar özlüyorum ki oraları;  insanların mutluluğunu, birbirine safça sarılışını. Uykudan bir sabah uyandığımda yanında olmanın umudu yok mu, beni bu hayata tutan şey sanırım bu. .  Bencillik çukurunda boğulan nefislerin çoraklaştırdığı yerde, senin güzelliğini anlatıyorum çevreme. Cep karnem gibi elimde oldun hep, birçoğu istikbal kaygısında olurken; insan saygısında oldum senin sayende. Zira sen öğrettin Yunusça sevmeyi, sevdiğinin mutluluğuyla tebessümü, derdiyle gözlerimin dolmasını. Şu sıralar burada ''!demokrasi!'' adını verdikleri şeyle başa geçenler; masum insanları öldürüp anaları ağlatmakta, minicik bedenleri yok etmekteler. 35 yıl önce de binlercesi gitti adını verdikleri şeye. İnanmaz oldum onun samimiyetine de zaten; bu kadar acıyla yoğrulan şey nasıl güzel olabilir ki! Kusura bakma senin de tatsız şeylerle başını ağrıtmak istemezdim ama mümkünse en yakın zamanda geri dön; çünkü buradaki herkes seni özlüyor belli etmese de.  Ne başta, ne de gönülde derdin olacağı,tertemiz duyguyla tek niyetiyle, ayrımın gayrımın olmayacağı adaletiyle, hiç kimsenin kimseden farkının olmayacağı Cahit Sıtkı'nın da yıllar önce söylediği gibi yaşamanın sevmek gibi gönülden memleketimi ziyadesiyle özledim. .

25 Mart 2014 Salı

Ermeni Soykırımı İddialarına Atatürk'ün Cevabı! !

        Ermeni haber ajansı Novosti Armenia; Mustafa Kemal'in Amiral Bristol'e gönderdiği telgrafı Dünya kamuoyuna şu şekilde sundu:

''Topraklarımızın müttefiklerce işgal edilmesi halkımıza zarar verdi.Oysa biz Montrö Antlaşması ile barış sağlanacağını düşünüyorduk.Durumun değişeceğini ve barış görüşmesi yapılması ile ilgili adil ve yansız kararlar alınmasını bekliyorduk.Fakat kendi çıkarlarının peşinde koşanlar Anadolu'da 20.000 Ermeni'nin öldürüldüğü yalanını uydurdu. Müttefiklerin ve Amerikan yönetiminin bu yalanlara inanmayacağını düşünüyorduk; çünkü gizli servisleri bütün Anadolu'da faaliyet gösteriyor. Herkes Maraş ve Urfa'daki çatışmalarda Türkler, Fransızlar ve onların safında savaşan Ermenilerin kayıp verdiğini biliyor.Ama bu bir katliam değil, Ermeni askerlerinin Müslümanlara saldırmasına yerel halkın gösterdiği direnişin sonucu. Müttefikler insanlara eşit davransa, Ermenileri bazı görevlere atayıp silahlandırmasa çatışma çıkmazdı. Müttefik ordularına ve Amerikan yönetimine Ermeni katliamı propagandasıyla ilgili gerçek konusunda dünya kamuoyunu aydınlatma ve Türk halkının adını alçak ve iğrenç suçlamalardan temizleme çağrısında bulunuyoruz.''

kaynak:manaz.net

19 Mart 2014 Çarşamba

18 MART Şehitler Günü Anısı'na. .


"Atatürk ömründe sorduğu soru karşısında tek bir kişinin sözüne cevap veremedi.


Soru şuydu ;



Mustafa kemal, Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük binaları sormuş.

- Bu köşk kimin?
- Kirkor'un

- Ya şu koca bina kimin?
-Yorgo'nun

- Ya şu?
- Solomon'un

Atatürk sinirlenerek sormuş.

' Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz !? '
Toplananların arasında bir köylünün sesi duyulur;

- Biz Yemen'de Tuna Boyları'nda Balkanlar'da
Arnavutluk dağları'nda, Kafkas'larda, Çanakkale'de savaşıyorduk Paşa'm !

Atatürk bu hatırasını anlatırken 'hayatta cevap veremediğim yegane insan bu aksakallı ihtiyar olmuştur.'
demiştir.

Şimdi ise benim cevap bulamadığım bir soru var !?

-Bu şeker fabrikası kimin?
-İsrail'in !

-Tekel kimin?
- İsrail'in!

-Sümerbank kimin?
-İngiltere'nin !

- Seka kimin?
-Yunanistan'ın!

-Petkim kimin?
- Amerikanın!

- peki ya Tüpraş kimin?
- Amerika'nın!

-Telekom?
-Amerika'nın!

-Limanlar kimin?
-Yunanistan'ın!

Peki onlar bunları alırken siz neredeydiniz Türk halkı !?

Hangi cephelerde savaşıyordunuz da bunları kaybettik?

Susma ! Susmaa !

Bir şey söyle. Vatanım için şunu yapıyordum da kaybettim de !

O aksakallı dedemin söylediği gibi birşey söyle!

Şu şehit kanlarıyla sulanmış toprağa girmeye yüzün olsun !